Kırım Tatarlarından olan Cengiz Dağcı, 1941 yılında Ukrayna cephesinde Almanlara esir düştü. Savaştan sonra müttefiklere sığınarak İngiltere’ye gitti ve 2011 yılında ölümüne kadar orada yaşadı. Türkiye´ye hiç gelmediği halde kitaplarını Türkiye Türkçesi ile yazan Cengiz Dağcı (1919 - 2011), Kırım Türklerinin dramını ve II. Dünya Savaşı acılarını anlattığı ve Türkiye´de ilk olarak Varlık Yayınları tarafından yayımlanan "Korkunç Yıllar, Yurdunu Kaybeden Adam, Ölüm ve Korku Günleri" gibi romanlarıyla tanınmıştır.
"1- Garb Cebhesi: Kocaeli mıntıkasında hafif topçu atışı olmuşdur. Bursa mıntıkasında piyade süvar eden mürekkeb bir düşman kuvveti Koçköy ve Çavuşköy istikametinde ilerilemek teşebbüsünde bulunmuş ise de kıtaatımızın müessir ateşiyle tevkif olunmuşdur..."
"İşbu kanun 15 Mayıs 1335 tarihinden Mücadele-i Milliyeye iştirak ile Birinci İnönü Muharebesine kadar -İnönü Muharebesi dahil değil- olan müddet zarfında bilfiil bir yararlık ibraz etmiş olub da zafer-i milletin istihsaline kadar fevkalade terfi etmemiş olanlara aiddir..."
Cumhuriyet´in ilk yıllarından 1970´li yılların sonlarına kadar çizdiği, kendi deyimiyle "sokakta giden adamın durup bakacağı, ilgisini çekecek" ilân ve afişleriyle halkla firmaları buluşturan, Latin harfleriyle basılan ilk "Alfabe" kitabının, Atatürk ve manevi kızı Ülkü´nün süslediği kapak tasarımını hazırlayan, ters üçgen biçimindeki imzasının yer aldığı çalışmaları günümüzde muteber bir koleksiyon ürünü olarak kabul edilen İhap Hulusi Görey´in tasarladığı iki adet "Büyük Tayyare Piyangosu" afişi... Latin harfli afişlerine zaman zaman rastlanabilen İhap Hulusi'nin, Harf Devrimi öncesi afişleri son derece nadirdir. İki eser de profesyonel olarak restore edilmiştir.
Alman araştırmacı Karl Klinghardt´ın, Anadolu´da kurulan yeni hükümetin, düşmana karşı kazanılan zaferle İstanbul´a, Bab-ı Ali´ye galebe çalışını etraflıca mercek altına aldığı kitabının el ilanı... *Ortasından yırtılan metin bantla tamir edilmiştir.
Üst kısımda ve ortada muhafaza vefkleri, sol üstte Esma-i Ashab-ı Kehf, Alt kısımda Hazreti Ali´den rivayet edilen Peygamber´in isimlerini okumanın faziletine dair sözler.
27 Temmuz 1895’te Bakü’de doğdu. Azerbaycan başkentinin tanınmış ve saygın bir ailesinden gelen Mir Seyfettin ile Şehribanu’nun oğullarından idi. Ailesi ona Mir Abdülaziz Seid adını vermişti. İlk ve orta okulları Bakü’de bitirdikten sonra liseyi Tiflis’te tamamladı. Ardından başladığı tıp öğrenimini, geçirdiği ağır bir hastalık yüzünden bırakmak zorunda kaldı ve Rusya’da hukuk, dericilik kimyası öğrenimleri gördü. O yıllarda Azerbaycan’ın bağımsızlığı için çalıştı. Bağımsızlık kazanılınca, 1918’de Azerbaycan’da ‘sorgu yargıcı’ olarak çalışmağa başladı. Fakat Rusların ülkesine yeniden girmesi üzerine, 1920’de bu görevinden ayrılıp bir direniş çetesi kurdu ve çatışmalara katıldı. Ancak yakalandı ve ölüm cezası aldı.
Kurtuluş Savaşı sonrasında kapatılan Balıkesir Hilal-i Ahmer hastanesinin eczacısı Hüseyin Hilmi Bey'e hizmetlerinden dolayı verilen başarı takdir vesikası. 1339 tarihli, Osmanlıca, Türkiye Hilal-i Ahmer Cemiyeti antetli, damgalı