Orhan Veli ve Oktay Rifat´la birlikte Türk şiirinde en köklü devrimi gerçekleştiren Garip Hareketi´nin üç şairinden biri olan Melih Cevdet´in (1915 - 2002), Varlık dergisi ve Varlık yayınları sahibi Yaşar Nabi Nayır´a mektubu… "Yaşar Nabi Bey, Gönderdiğiniz pulları, bu işle uğraşan Ferid Bey´e verdim. Kitaplarınızı İstanbul´da Vecihi Bey´e teslim edebilirmişsiniz. Yalnız Vecihi Bey buna benzer vakalarda: "Henüz bana bir ad gelmedi, alamam" diye itiraz ediyormuş. Ama tabii size itiraz etmez. Sabahaddin Eyüboğlu´nun konuşması bu sayıya girmeyecek diye onlar da işi yavaş tuttular. Maamafih kendilerine söylerim. Benim yazılar ... tamam geldi mi? Eğer fazla geldiyse (?) hakkındaki fıkrayı çıkarın. Ötekiler daha iyidir. Selamlar, hürmetler..." / Ahşap çerçeve içinde (Çerçeve boyutları: 20,5 X 31 cm)...
"Bedri Rahmi, durup dinlenmek bilmeyen arayış ve yaratış gücüyle sanatının geçirdiği evrelerdeki süreklilik ve tutarlılıkla sanatını, olabildiğine geniş alanlara yaymaya çalışmasıyla ister Doğu´dan gelsin, ister Batı´dan tüm etkilere açık oluşu bu etkileri kendi kişiliğinin mayasıyla yoğurmasını bilerek yeni tatlar, yeni biçimler, yeni renkler, kısacası kendince bir resim dünyası kurmasını bilmiş olmasıyla yol gösterici örnek bir ressamımızdı."
Türkiye´nin dünya çapında tanınmış sosyolog ve siyaset bilimcisi Prof. Şerif Mardin´in (1927 - 2017); felsefeci, yayıncı ve sahaf Arslan Kaynardağ´dan (1923 - 2008) akademisyen, CHP milletvekili ve diplomat Coşkun Kırca´nın (1927 - 2005) sendikalar, toplu sözleşme ve grev konulu çalışmasının kitap olarak yayımlanması konusunda ricacı olduğu mektup... Kim bilir hangi nedenle, Coşkun Kırca´nın böyle bir kitabı hiç yayımlanmadı.
Hüsrev Gerede´nin üç sayfalık mektubu, şu ifadeleri içermektedir: "Benim aciz düşüncem; Atatürk´ün mezarını Ankara´ya ilk geldiğimiz zaman Heyeti Temsiliye olarak indiğimiz eski Ziraat Mektebi (bilâhare Büyük Erkânıharbiye olmuştur) binasının bulunduğu tepede inşa etmektir. Şehre çok uzak olmayan bu tepe hem şehirden ve hem de şömendöferle gelirken uzaktan göründüğü gibi, etrafı mükemmel bahçe ve orman haline getirilerek iyi yollar, temiz ve muntazam otobüs servisleriyle tıpkı Tokyo´daki Meyci Mabedi gibi bütün Ankara´nın hava alacak ve ziyaret edilecek bir parkı haline de sokulmalıdır. Bu mezarı ihtiva edecek binanın şekli için dünyanın tarihî büyük adamlarına vaktiyle yapılmış olan eserler göz önünde tutulmalıdır. (Paris´teki Napolyon´un İnvali´dedeki mezarı, Amerikadaki Lincoln, Moskovadaki Lenin gibi). Herhalde beynelmilel maruf mimarlar arasında musabakaya tabi tutulacak bu muazzam eseri İnönü Devrinin sonrasız bir abide olarak tarihe yadigâr bırakacağı unutulmamalıdır." *Refik Saydam´ın cevap mektubunda yıpranmalar mevcuttur.