Belgede Batum hanedanından iki kişi ile eski şehbenderin onayı yer almaktadır.
Osmanlı ordusunda hizmet eden Gürcü asker Çürüksulu Ali Paşa, 1877-78 Osmanlı-Rus Savaşı´nda mirliva rütbesiyle görev alarak Batum ve havalisinden teşkil edilen yerli kuvvetlere komutanlık yapmıştır. Savaş sonrasında Batum´un Ruslara bırakılmasının ardından ailesiyle Ordu´ya yerleşen Paşa, özellikle Ordu ve civarında Gürcü muhacirlerin yerleştirilmesinde gösterdiği büyük hizmetlerden ötürü II. Abdülhamid tarafından ödüllendirilmiş, 1884 yılında da İstanbul´a gelerek padişah yaverliği rütbesini elde etmiştir.
Anadolu´nun çeşitli yerlerinde resim ve sanat tarihi öğretmenliği yapan sanatçı 29 yıl Kültür Bakanlığı Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü´nde görev yaparak Türkiye´de ulaşılması güç bir rekora imza atmıştır.
Raporun üst kısmında yer alan ve Galip Kemali Söylemezoğlu tarafından yazıldığı düşünülen Osmanlıca notta şu ifadeler yer almaktadır: "Mütareke vekayiinden: Rüesa-yı İttihad´ın tevkifinden sonra muhakeme-i aliyyelerine ibtidar edilmek üzere istintaklarına başlanmış idi. Bir gün Ferid Paşa beni çağırdı. Vükela-yı sabıkadan Şeyhülislam Musa Kâzım Efendi ile A´yan Reis-i Sabıkı Rifat Bey ve Karasu Efendi ziyade hasta olduklarından hastahaneye nakillerini taleb ediyor. İngiliz Fevkalade Komiserliğine gidiniz de bu zevatın iddia ve talebleri muhikk olub olmadığını anlamak üzere bulundukları mahalde muhtalat vir heyet-i tıbbiye tarafından muayene-i sıhhiyelerinin ifası ve neticesinin ba-rapor bana bildirilmesi hakkında teşebbüsatda bulununuz demiş idi. Derhal General ?´i gördüm ve Sadrazam Paşa´nın arzusunu tebliğ eyledim. Ertesi gün İngiliz Fransız ve İtalyan etıbbasından müteşekkil bir heyet tevkifhaneye ve salifü´z-zikr mevkufîni ziyaret ve muayene ederek suretini âtide ... derc eylediğim raporu vermişler"
II. Meşrutiyet'in ilanı, Osmanlı İmparatorluğunun tüm etnik unsurları arasında çok fazla sürmeyen bir kardeşlik ve bayram havası estirmişti. 1894 - 96 olayları nedeniyle Ermenilerin "Kızıl Sultan" adıyla andıkları ve İttihatçıların da nefret ettiği Sultan II. Abdülhamid'in bu çok çok nadir afişi, devrin çok kısa süren bayram havasını mükemmel bir şekilde yansıtmaktadır.
İlanın arka yüzünde, muhacir müslümanlar yararına her ayın birinci gününde elde ettiği hasılatı bağışlayacağını temin eden Muhallebici Hacızade Recep Rüstem´in reklamı yer almaktadır.
Manastırlı İsmail Hakkı (1846-1912), Ayasofya Camii kürsü şeyhliği, Fâtih Camii kürsü müderrisliği gibi yüksek vazifeler yaptı. Ayasofya Camii’ndeki vaazlarında büyük bir dinleyici kitlesi topladı. Öte yandan Eyüp Askerî Rüşdiyesi’nde, Mekteb-i Hukuk, Mühendishâne-i Berrî-i Hümâyun ile Askerî Tıbbiye, Mekteb-i Mülkiyye, İstanbul Dârülfünunu gibi son dönem Osmanlı okullarında muhtelif dersler verdi. Yirmi dört yıl süren müderrislik görevinde gösterdiği başarıdan dolayı dördüncü rütbeden Osmanlı nişanı ile taltif edildi. 16 Aralık 1908’de Meclis-i A‘yân üyeliğine seçildi ve bu görevi yürütürken Sultan Reşad’la birlikte Rumeli seyahatine çıktı. 5 Aralık 1912’de Anadoluhisarı’ndaki evinde vefat etti, cenazesi Fâtih Camii hazîresine defnedildi.
Batılılaşma sürecinin hızlandığı bir dönemde yaşayan İsmâil Hakkı, İslâm diniyle ilgili olarak Batılı yazarlarca ileri sürülen itirazları cevaplandırmaya çalışmış, bu arada nikâh, talâk, tesettür konularını, ayrıca kısas ve had cezaları gibi amelî hükümleri savunmuştur. Kelâm konularını genellikle klasik çerçevede ele almıştır.
Fotoğraf malzemesinin kalitesizliği ve de çok pahalı olmasından şikayetçi olan, termeli fotoğrafçı Mustafa Çatalçam, demokratik bir protesto hareketine girişerek dükkanının üç gün süre ile kapatmış, ayrıca 12 Ekim milletvekili seçimlerinde de oy kullanamayacağını ilan etmiştir. Fotoğrafta , mesleğine ve milletvekili seçimlerine boykot ilan eden temeli fotoğrafçı görülmektedir. 9 Ekim 1969