Anasayfa /
PHEBUS
PHEBUS
PHEBUS , 23.04.2023 saat: 22:00'a kadar internet sitemizden pey verebilirsiniz. 22:02 itibariyle canlı mezat başlayacaktır. Kitap, Dergi ve süreli yayın hariç tüm ürünlerden % 20 ürün KDV'si alınmaktadır. Komisyon Oranı: % 20 + KDV'dir. ÖDEME SÜRESİ MÜZAYEDE BİTİMİNDEN SONRA 1 HAFTADIR.
Toplam : 74 Ürün
Lot: 1 > Harita
İngiliz rahip, antropolog ve gezgin Richard Pococke'un "A Description of the East, and some other Countries" adlı eserinin Hollanda baskısından alınan bu çok ayrıntılı haritanın kalıbı, Hollandalı haritacı Otto Lindeman tarafından oyulmuştur.
Lot: 2 > Harita
Robert de Vaugondy'nin 1757 tarihli Küçük Asya haritası, Türk hakimiyeti öncesinde Ege Denizi'nden Mezopotamya'ya, Karadeniz'den Kıbrıs'a kadar uzanan Yunan kolonilerini ve eski Küçük Asya Krallıklarını gösteriyor. Döneminin yaygın eğilimi olan "spekülatif coğrafyacılık" anlayışı yerine, araştırmalara dayalı bir haritacılık anlayışını benimseyen Robert de Vaugondy'nin bu haritası, eski Yunan ve Mezopotomya araştırmacıları ve başka haritacılar için uzun süre bir kılavuz olarak kullanıldı. 
Lot: 4 > Harita
Fransa´nın en büyük coğrafyacı ve haritacılarından biri olan Jean-Baptiste Bourguignon d´Anville (1697-1782), yaşadığı dönemde Fransa´nın en büyük kartografik koleksiyonunu üretmiş ve tüm eserleri Fransa kralı tarafından satın alınmıştır. Çağdaşlarının ve kendisinden öncekilerin aksine, spekülatif haritacılığa yüz vermeyen ve kuşkulu gördüğü yerleri belirtmekten kaçınmayan d´Anville'in haritaları, kendisinden sonra gelen coğrafyacı ve haritacılar tarafından referans olarak kullanılmış, kâşif ve gezginlere kılavuzluk etmiştir.
Lot: 5 > Harita
Bu etkileyici harita, Fransız haritacı Henri Abraham Catelain (1684-1743) tarafından hazırlanan ve tarihi haritaların yanı sıra; eski hanedanlık armalarına, kostümlerine, dünyanın kozmografyası, coğrafyası, tarihi, kronolojisi, şeceresi, topografyası gibi önemli bilgilere de yer veren "Atlas Historique, Ou Nouvelle Introduction A L'Histoire..." adlı, döneminin en kapsamlı atlasından alınmıştır.
Lot: 6 > Harita
Fransız haritacı ve kraliyet coğrafyacısı Jean Baptiste Louis Clouet (1730 – 1790)'in en önemli çalışması olan "Geographie Moderne" kitabından alınan ve döneminde renklendirilen bu harita, başlıbaşına bir sanat eseri olan çerçevesinin yanı sıra, döneminin Osmanlı coğrafyası hakkında açıklayıcı bilgilere yer veriyor.
Lot: 7 > Harita
Haritalarında konu edindiği bölgenin etnik tiplerini ve mimarisini yansıtan alegorik sahneler eklemesiyle tanınan Johan Matthias Hase´ın (1684 - 1742), seyyahlarının gözlemlerinden de yararlanarak oluşturduğu Küçük Asya ve Karadeniz haritası...
Lot: 8 > Harita
Güneş merkezli teoriyi bir dünya haritasına dâhil eden ilk haritacı olan Joan Blaeu'nun, 600 harita içeren ve yalnızca aristokratların sahip olabildiği, 11 ciltlik "Atlas Major" adlı eserinden alınan Anadolu haritası... Kıbrıs açıklarına çizilen deniz savaşı sahnesi, Akdeniz´deki Venedik-Osmanlı çekişmesini temsil ediyor.
Lot: 9 > Harita
Sebastian Münster´in (1488-1552), ilk olarak 1544 yılında yayımladığı, 16. yüzyılın en başarılı, en popüler ve en çok basılan eserlerinden biri olan ve  "Cosmographia"dan alınan ve büyük ölçüde varsayımlara dayanan bu harita, Anadolu'nun erken dönem haritalarından biridir.
Lot: 10 > Harita
Alman tarihçi ve doktor Hertmann Schedel´in (1440-1514) 1493 yılında, matbaacılığın beşik döneminde yayınladığı “Das Buch der Chroniken & Geschicten" adlı atlasında yer verilen ahşap baskı İstanbul gravürlerinden biri... Çizim ekibinde ünlü ressam Albrecht Dürer´in de yer aldığı bu atlas, 15. yüzyılın en önemli matbu eserlerinden biri olarak görülür. Kitapta yer alan İstanbul gravürleri, her ne kadar hayali çizimler olsa da bir matbu eserde yayınlanan ilk İstanbul gravürleridir.
Lot: 11 > Harita
Kitâb-ı Mukaddes temel alınarak insanlık tarihinin anlatıldığı "Nürnberg Kroniği" kitabından alınmış, "Tercia etas mundi (Dünyanın Üçüncü Çağı)" üst başlıklı Truva gravürü...
Lot: 12 > Harita
1595 yılında yayınladığı Atlas adlı eseriyle "atlas" kelimesini coğrafya bağlamında ilk kullanan kişi olan ve yaşadığı dönemin en tanınmış coğrafyacısı olarak tarihe geçen Gerardus Marcator´un (1512 - 1594), Osmanlı İmparatorluğu egemenliği altındaki Anadolu'yu gösterdiği, döneminde elle renklendirilmiş haritası... 
Lot: 13 > Gravür
İmparatorluk ve krallık armalarının yanı sıra, isimleri geçen imparator ve kralların hüküm sürdükleri Küçük Asya ve çevre bölgelerin küçük boy bir haritasına da yer verilen, elle renklendirilmiş bu soyağacı tablosu, Nicolas Guedeville´in (1652-1721) kaleme aldığı, tarihe, kronolojiye, antik ve modern coğrafyaya dair önemli bilgiler içeren, 1719 tarihli "Atlas Historique" adlı kitaptan alınmıştır. 
Lot: 14 > Gravür
Osmanlı İmparatorluğu´nun Fransa ile yakınlaşmasından rahatsız olan İngiltere´nin ağır şartlar dayatarak verdiği ültimatoma kulak verilmemesi sonucu patlak veren Osmanlı-İngiliz Savaşı'nda, Britanya Donanması, Marmara Denizi´nde Osmanlı Donanması´nı yenerek İstanbul Boğazı´na girmiş ancak burada çetin bir savunmayla karşılaşmış ve ağır kayıplar vererek geri çekilmek zorunda kalmıştı. İki taraf arasında yer yer sıcak çatışmalarla devam eden savaş, 1809 yılında imzalanan Kale-i Sultaniye Antlaşması ile son bulmuştur. Müzayedeye sunduğumuz, çizeri bilinmeyen bu taş baskı gravür, İngilizlerin bozgun halinde çekilişlerini tasvir etmektedir.
Lot: 15 > Gravür
Osmanlı İmparatorluğu´nda eğlence ve sefahatin zirve noktasına ulaştığı Lale Devri´nde Fransız elçisinin maiyetiyle İstanbul´a gelen ve burada kaldığı yıllarda devrin tüm ihtişamını ustalıkla eserlerine yansıtan Jean-Baptiste Van Mour´un; Charles de Ferriol ve Le Hay'in "Recueil de cent estampes representant differentes nations du Levant" eseri için çizdiği 102 adet harikulade gravürden biri... Son nefesini kendisini büyüleyen İstanbul'da veren ressama asıl şöhretini kazandıran ve Avrupada "Turquerie" adıyla Türk Modası akımının yayılmasını sağlayan bu fevkalade eserin Şefik Atabey koleksiyonundan çıkan bir nüshası, 29 Mayıs 2002 tarihli Sotheby's müzayedesinde 116.650 Pound'a satılmıştı.
Lot: 16 > Gravür
Osmanlı İmparatorluğu´nda eğlence ve sefahatin zirve noktasına ulaştığı Lale Devri´nde Fransız elçisinin maiyetiyle İstanbul´a gelen ve burada kaldığı yıllarda devrin tüm ihtişamını ustalıkla eserlerine yansıtan Jean-Baptiste Van Mour´un; Charles de Ferriol ve Le Hay'in "Recueil de cent estampes representant differentes nations du Levant" eseri için çizdiği 102 adet harikulade gravürden biri... Son nefesini kendisini büyüleyen İstanbul'da veren ressama asıl şöhretini kazandıran ve Avrupada "Turquerie" adıyla Türk Modası akımının yayılmasını sağlayan bu fevkalade eserin Şefik Atabey koleksiyonundan çıkan bir nüshası, 29 Mayıs 2002 tarihli Sotheby's müzayedesinde 116.650 Pound'a satılmıştı.
Lot: 17 > Gravür

Osmanlı İmparatorluğu´nda eğlence ve sefahatin zirve noktasına ulaştığı Lale Devri´nde Fransız elçisinin maiyetiyle İstanbul´a gelen ve burada kaldığı yıllarda devrin tüm ihtişamını ustalıkla eserlerine yansıtan Jean-Baptiste Van Mour´un; Charles de Ferriol ve Le Hay'in "Recueil de cent estampes representant differentes nations du Levant" eseri için çizdiği 102 adet harikulade gravürden biri... Son nefesini kendisini büyüleyen İstanbul'da veren ressama asıl şöhretini kazandıran ve Avrupada "Turquerie" adıyla Türk Modası akımının yayılmasını sağlayan bu fevkalade eserin Şefik Atabey koleksiyonundan çıkan bir nüshası, 29 Mayıs 2002 tarihli Sotheby's müzayedesinde 116.650 Pound'a satılmıştı.

Lot: 18 > Gravür
Osmanlı İmparatorluğu´nda eğlence ve sefahatin zirve noktasına ulaştığı Lale Devri´nde Fransız elçisinin maiyetiyle İstanbul´a gelen ve burada kaldığı yıllarda devrin tüm ihtişamını ustalıkla eserlerine yansıtan Jean-Baptiste Van Mour´un; Charles de Ferriol ve Le Hay'in "Recueil de cent estampes representant differentes nations du Levant" eseri için çizdiği 102 adet harikulade gravürden biri... Son nefesini kendisini büyüleyen İstanbul'da veren ressama asıl şöhretini kazandıran ve Avrupada "Turquerie" adıyla Türk Modası akımının yayılmasını sağlayan bu fevkalade eserin Şefik Atabey koleksiyonundan çıkan bir nüshası, 29 Mayıs 2002 tarihli Sotheby's müzayedesinde 116.650 Pound'a satılmıştı.
Lot: 19 > Gravür
Osmanlı İmparatorluğu´nda eğlence ve sefahatin zirve noktasına ulaştığı Lale Devri´nde Fransız elçisinin maiyetiyle İstanbul´a gelen ve burada kaldığı yıllarda devrin tüm ihtişamını ustalıkla eserlerine yansıtan Jean-Baptiste Van Mour´un; Charles de Ferriol ve Le Hay'in "Recueil de cent estampes representant differentes nations du Levant" eseri için çizdiği 102 adet harikulade gravürden biri... Son nefesini kendisini büyüleyen İstanbul'da veren ressama asıl şöhretini kazandıran ve Avrupada "Turquerie" adıyla Türk Modası akımının yayılmasını sağlayan bu fevkalade eserin Şefik Atabey koleksiyonundan çıkan bir nüshası, 29 Mayıs 2002 tarihli Sotheby's müzayedesinde 116.650 Pound'a satılmıştı.
Lot: 20 > Gravür
Osmanlı İmparatorluğu´nda eğlence ve sefahatin zirve noktasına ulaştığı Lale Devri´nde Fransız elçisinin maiyetiyle İstanbul´a gelen ve burada kaldığı yıllarda devrin tüm ihtişamını ustalıkla eserlerine yansıtan Jean-Baptiste Van Mour´un; Charles de Ferriol ve Le Hay'in "Recueil de cent estampes representant differentes nations du Levant" eseri için çizdiği 102 adet harikulade gravürden biri... Son nefesini kendisini büyüleyen İstanbul'da veren ressama asıl şöhretini kazandıran ve Avrupada "Turquerie" adıyla Türk Modası akımının yayılmasını sağlayan bu fevkalade eserin Şefik Atabey koleksiyonundan çıkan bir nüshası, 29 Mayıs 2002 tarihli Sotheby's müzayedesinde 116.650 Pound'a satılmıştı.
Lot: 21 > Gravür
1855 yılında yayımlanan "Elbicei Atika - Musée des Anciens Costumes de Constantinople (Eski Giysiler - İstanbul Türk Giysileri Müzesi) adlı, devlet ileri gelenleri ile alt ve üst rütbeli ordu mensuplarının kıyafet ve tiplerinin yer aldığı eserdeki renkli taş baskı 22 gravürden biri... 
Lot: 22 > Gravür
Hollandalı yayıncı Pieter van der Aa (1659-1733) baskısı...
Lot: 23 > Gravür
Ağabeyi II. Bayezid'le girdiği taht mücadelesini kaybeden ve ömrünün son yıllarını Rodos, Sicilya, Fransa ve Vatikan'da geçiren ve büyük bir olasılıkla zehirlenerek öldürülen Cem Sultan'ın, muhtemelen 18. yüzyılda, orijinalinden kopyalanarak yapılmış, ressamı bilinmeyen ancak usta işi olduğu kesin olan, orijinal ve harikulade bir portresi... 
Lot: 24 > Yağlı Boya
16. yüzyıl ortalarından itibaren, seyyahların Doğu´nun gizemli kapılarını aralayıp bu mistik dünyanın o güne değin ulaşılmaz olan kültürünü, kıyafetlerini, düşün ve hayal dünyasını, gündelik yaşamını gerek satırlarıyla, gerekse gravürleriyle Avrupalılara tanıtması, o döneme kadar salt hayalgücüyle anlaşılmaya çalışılan Doğu´yu somut bir şekilde Batı´ya tanıtmış ve bu tanıtımın etkileri, kısa zamanda Avrupa sanatına ve gündelik yaşamına da yansımaya başlamıştı. Avrupalı kadınlar gravürlerde gördükleri Türk kadınları gibi giyinmeyi arzu ediyor, üst sınıf ailelerin evlerinde mutlaka bir "Şark Köşesi" oluşturuluyor ve kadınlar gibi erkekler de Türk kostümleriyle poz verdikleri portreler yaptırıyorlardı. Müzayedeye sunduğumuz orijinal yağlıboya tablo, "Turquerie" adıyla bilinen bu moda akımının bir harikulade bir örneğidir.
Lot: 25 > Gravür
Orhan Pamuk´un "Boğaz manzaralarını konu edinen bütün Batılı ressamlar içerisinde görmenin ve seyretmenin zevklerini bana en çok tattıranı ve bana en inandırıcı geleni Melling´dir." satırlarıyla söz ettiği Antoine Ignace Melling (1763-1831), henüz 21 yaşındayken Rus elçiliğinin yazlık ve kışlık saraylarının dekorasyonu için İstanbul´a getirilmiş, yaptığı çalışmaların başarısı kısa sürede Topkapı Sarayı´na kadar ulaşmıştı. 1804 yılında Sultan III. Selim´in kız kardeşi Hatice Sultan´a ait Neşetâbâd Sarayı´nın onarım ve dekorasyonuyla görevlendirilen ve dedikodulara göre sarayda bulunduğu zaman diliminde Hatice Sultan ile fırtınalı bir aşk yaşayan Melling´in, Hatice Sultan ile Latin harfleriyle Türkçe kaleme alınmış karşılıklı mektupları, günümüzde Fransa´da özel bir koleksiyonda muhafaza edilmektedir. Müzayedeye sunduğumuz bu gravür, Melling'in 1819 yılında yayımlamaya başladığı, Doğu'yla ilgili kitapların en prestijlilerinden biri olan "Pittoresque de Constantinople et des rives du Bosphore" adlı albümden alınmıştır.
Lot: 26 > Gravür
1678 yılında çıktığı ve 1684 yılında tamamladığı Osmanlı İmparatorluğu ve çevresini kapsayan 6 yıllık seyahatini, son derece etkileyici gravürlerle süsleyen Cornelis de Bruyn´un gözünden Üsküdar´dan Topkapı Sarayı´na kadar uzayan panoramik bir Boğaz manzarası...
Lot: 27 > Kitap
Fransız gezgin, doğa bilimci, yazar ve diplomat Pierre Belon´un (1517-1564), Yunanistan, Asya [Anadolu], Kudüs, Mısır, Arabistan ve çevre bölgelere dair gezi notlarından oluşan, ahşap baskı gravürlerle zenginleştirilmiş seyahatnamesi... 
Lot: 28 > Kitap
1699-1703, 1704-1708 ve 1714-1717 tarihleri arasında Doğu Akdeniz bölgesine 3 gezi düzenleyen Paul Lucas, Fransa Kralı XIV. Louis´in arkeolojik eser tedarikçisiydi. Ayak bastığı topraklardan çok sayıda arkeolojik eser, yazma, yazıt ve sikkeyle dönen Paul Lucas, gezi güzergahında yer alan Mısır, Kıbrıs, Suriye, İran, Yunanistan, Ege adaları, Anadolu ve Kutsal Topraklar´daki gözlemlerini aktardığı seyahatnameleriyle Levant ve çevresine dair çok önemli bilgilerin günümüze ulaşmasını sağlamıştır. Lucas´ın müzayedemizde sunduğumuz seyahatnamesi, 7 gravür ve 4 katlanır levha içermektedir.
Lot: 29 > Kitap
İslam´ın doğduğu tarih olarak kabul edilen 614 yılından, hilafetin 1538 yılında Osmanlılara geçişine kadarki kronolojik İslam tarihi... 
Lot: 30 > Kitap
İtalyan doktor tarihçi, biyograf ve rahip Paolo Giovio´nun Roma´nın kurucusu ve ilk kralı Romulus´tan başlayarak Büyük İskender, Hannibal, Carlomagno, Atilla, Timurlenk, Yıldırım Bayezid, Çelebi Mehmed, II. Murad, Fatih Sultan Mehmed, Kanuni Sultan Süleyman, Barbaros Hayreddin, Oruç Reis gibi büyük ve muzaffer generallerin, kralların ve imparatorların biyografilerini, 126 adet harikulade portre gravürle birlikte anlattığı eseri... 
Lot: 31 > Kitap
Sultan İkinci Mahmud döneminde Britanya Büyükelçiliği´nin rahibi olarak 1821-24 ve 1831-32 yılları arasında İstanbul´da yaşayan Robert Walsh´ın (1772-1852), sonraki yıllarda bu şehirden dostlarına yazdığı mektupları derleyerek meydana getirdiği ünlü eseri... Yeniçeri Ocağı´nın kaldırılışı, Yunan İsyanı, büyük İstanbul Yangını gibi çalkantılı olayların yaşandığı II. Mahmud döneminde İstanbul´da yaşayan ve tüm olaylara tanık olan Walsh´ın birinci elden gözlemlerini aktardığı esere, Thomas Allom´un büyüleyici gravürleri (43+53 gravür) eşlik ediyor... Ön ve iç kapakları ebrulu yeni cildi içinde...
Lot: 32 > Kitap
Fransız tarihçi Michel Baudier (1589-1645) tarafından kaleme alınan eser, Hz. Muhammed´in doğumu, yaşamı ve ölümüyle başlayarak dört halife dönemi ve İslam´ın yayılışıyla devam eder. Tüm bu İslam anlatısının odak noktasında ise, İslam'ı bağımsız bir din olarak değil, Avrupa'nın en büyük tehdidi olan "Türklerin dini" olarak gören yazarın yaşadığı yüzyılda bu dinin en büyük temsilcisi olan Türkler yer alır. Kitapta ayrıca, Hz. Muhammed´in Batılı bakış açısıyla, hayali bir gravürüne de yer verilmiştir. Orijinal deri cildinde...
Lot: 33 > Kitap
Hollandalı ressam ve seyyah Cornelis de Bruyn´un, 1678 yılında çıktığı ve 1684 yılında tamamladığı Osmanlı İmparatorluğu ve çevresini kapsayan 6 yıllık seyahatini son derece etkileyici gravürlerle süsleyerek anlattığı, 5 ciltlik ünlü seyahatnamesinin 1. cildi... 2 katlanır levha ve 12 gravürle zenginleştirilmiş Mısır ve Suriye ve Kutsal Topraklar gözlemleri... Sırtı restore edilmiş, orijinal deri cildinde...
Lot: 34 > Kitap
Bir kadın şairin zarif anlatımı ve usta bir ressamın gravürleri eşliğinde 1800´lerin İstanbul´una yolculuk... 1836 yılında İstanbul´a gelerek burada dokuz ay yaşayan İngiliz şair, romancı, tarihçi ve gezgin Julia Pardoe (1806-1862), kendisini büyüleyen "Sultanlar Şehri İstanbul"a duyduğu hayranlığı, seyahatnamesinde şu sözlerle dile getiriyor: "İstanbul, doğanın başına yerleştirilen taçta en parlak mücevherlerden biri..." Yayınlandığı ilk günden bu yana İstanbul seyahatnameleri arasında seçkin bir yeri olan kitapta, W. H. Bartlett´ın, döneminde elle renklendirilmiş, 80 adet çelik baskı gravürü yer alıyor. Sırtı ve kapak uçları deri, mükemmel cildi içinde...
Lot: 35 > Kitap
İngiliz diplomat, tarihçi ve Osmanlı İmparatorluğu uzmanı Sir Paul Rycaut (1629-1700) tarafından kaleme alan ve Osmanlı İmparatorluğu´nun o dönemdeki durumunu tahlil eden eser, alanının en muteber eserlerinden biri olarak halen daha araştırmacıların en çok başvurduğu eserler arasında yer almaktadır. Türklerin politikaları, İslam dininin imparatorluğa etkileri ve Osmanlıların askeri disiplini olmak üzere üç bölümden meydana gelen eser, 22 adet bakır oyma gravürle desteklenmiştir. Orijinal deri cildi içinde...
Lot: 36 > Kitap
Fransız böcek ve doğa bilimci Guillaume-Antoine Olivier (1756-1814), 1792 yılında bir başka doğa bilimci Bruguiere ile birlikte Küçük Asya, İran, Mısır, Kıbrıs ve Korfu´yu kapsayan ve tamamlanması 6 yıl süren bir bilimsel yolculuğa çıkmıştır. Bu yolculukta birçok coğrafi ve jeolojik gözlemde bulunan ve botanik ve zoolojik zengin bir koleksiyon toplayan Olivier, Fransa´ya döndükten sonra seyahat gözlemlerini meraklı okurlarla paylaşmıştır. Müzayedemize sunduğumuz bu atlas, 9 katlanır levha ve 41 gravür içermektedir.
Lot: 37 > Kitap
1696 yılında 26 yıl sürecek bir seyahate çıkan Fransız asıllı İngiliz vatandaşı Aubry de La Motraye'nin (1674-1743), Avrupa, Asya ve Afrika kıtalarındaki yolculuğu boyunca coğrafi, topografik ve politik gözlemlerini zengin levha ve gravürlerle zenginleştirerek bir araya getirdiği, iki ciltlik eseri... Müzayedemizde sunduğumuz Motraye Seyahatnamesi´nin 1. cildinde 9 katlanır levha ve 20 gravür, 2. cildinde ise 1 katlanır levha ve 17 gravür yer almaktadır.
Lot: 38 > Kitap

Macar asıllı müteferrika, matbaacı, yayımcı, yazar ve çevirmen İbrahim Müteferrika, 1674 yılında Erdel Prensliği´ne bağlı Kaloşvar´da dünyaya gelmiştir. Kimi kaynaklarda 1692 ya da 1693 yılında Türkler tarafından esir olarak İstanbul´a getirildiği belirtilen Müteferrika, burada Müslümanlığı kabul ederek "İbrahim" adını almıştır. Kısa sürede zekası, çalışkanlığı ve birkaç dili konuşabilmesiyle dikkat çekmiş ve adının yanına sarayda padişahın özel hizmetleri ile görevlendirilmiş anlamına gelen "Müteferrika" lakabını almıştır. Birkaç dile vakıf olduğu için yabancı devletlerle iletişim kuran heyetler arasında da yer alan İbrahim Müteferrika, 1715´te Osmanlı Devleti´nin davetiyle Osmanlı topraklarına yerleşen Macar bağımsızlık hareketinin önderi Prens Rakoczi´nin hizmetine -tercüman olarak- verilmiştir. Macaristan´daki gençlik yıllarında matbaa işlerini öğrenmiş olan Müteferrika, Osmanlı Devleti´nde Türkçe basım yapılan bir matbaa arzusuyla matbaacılığın yararları ve gerekliliği üzerine kaleme aldığı "Vesiletü´t-Tıbâa" adlı risaleyi, dönemin sadrazamı Damat İbrahim Paşa´ya sunmuş ve matbaanın kurulabilmesi için izin istemiştir. Damat İbrahim Paşa´nın onayıyla birlikte Sultan III. Ahmed´in fermanı ve Şeyhülislam Abdullah Efendi´nin fetvası ile gereken izinleri alan Müteferrika, ortağı Yirmisekiz Çelebi Mehmed Efendi´nin oğlu Mehmed Said Efendi ile birlikte matbaayı kurarak Osmanlı Devleti´nde matbaa kurup Türkçe kitap yayınlayan ilk kişi olarak tarihe geçmiş ve 1747´deki vefatına dek faaliyetlerini sürdürmüştür... *Bazı sayfaları profesyonel olarak restore edilmiştir. Bazı satırların altı kurşun kalemle çizilmiş, sayfa kenarlarına başlık şeklinde notlar alınmıştır. 

Lot: 39 > Kitap

“Karamanlıca, Karamanlı Türkçesi” ya da “Karamanlídika” (Καραμανλήδικα), Anadolu Türkçesinin Karamanlı / Kapadokyalı Hıristiyan Rumlar tarafından konuşulan bir ağzıdır. Osmanlı belgelerinde “Zımmiyân-ı Karaman” ya da “Karamaniyân” adıyla anılan Karamanlı Rumlar, dilde Türkleşmiş olmalarına karşın, yazıda Yunan alfabesini kullanmışlardır. Yunan harfleriyle yazılmış ama dili Türkçe olan bu eserlere de “Karamanlıca” adı verilmiştir. Müzayedeye sunduğumuz bu eser, sayıları oldukça az olan Karamanlıca kitapların çok nadir bir örneğidir. Ön cilt kapağının köşesi kopmuş haliyle...

Lot: 40 > Efemera

II. Meşrutiyet'in ilanı, Osmanlı İmparatorluğunun tüm etnik unsurları arasında çok fazla sürmeyen bir kardeşlik ve bayram havası estirmişti. 1894 - 96 olayları nedeniyle Ermenilerin "Kızıl Sultan" adıyla andıkları ve İttihatçıların da nefret ettiği Sultan II. Abdülhamid'in bu çok çok nadir afişi, devrin çok kısa süren bayram havasını mükemmel bir şekilde yansıtmaktadır.

Lot: 41 > Fotoğraf
Fotoğrafın ön yüzüne not düşülen ithaf "İkbaliye (Kadıköy) Spor Kulübü ... Muallim Tevfik Beyefendiye, Her erkek evvel-i emirde vücudunun zinde ve .... kuvvetli olmasını ister. Binaenaleyh sporu herkes sevmelidir. Silaha merakım cihetiyle 1333 senesinde Ambarlı nam karyede Sadrazam Tal´at Paşa merhum ile aldırdığımız resmi tarihi olmak ve spora merakınız olmak itibariyle hüsn-i kabule mazhar olur ümidiyle takdim ettim. Reşid Asım(?)" şeklindedir. Fotoğrafın alt bölümüne ise fotoğrafta yer alanların isimleri not düşülmüştür: "Vezir-i Azam Tal´at Paşa ... Reşid Asım Bey ve Hasan Paşa Damadı Yaver Mehmed Bey"
Lot: 43 > Efemera
Tıp fakültelerinde eğitim amaçlı kullanıldığı düşünülmektedir.
Lot: 44 > Efemera
Cumhuriyet´in ilk yıllarından 1970´li yılların sonlarına kadar çizdiği, kendi deyimiyle "sokakta giden adamın durup bakacağı, ilgisini çekecek" ilân ve afişleriyle halkla firmaları buluşturan, Latin harfleriyle basılan ilk "Alfabe" kitabının, Atatürk ve manevi kızı Ülkü´nün süslediği kapak tasarımını hazırlayan, ters üçgen biçimindeki imzasının yer aldığı çalışmaları günümüzde muteber bir koleksiyon ürünü olarak kabul edilen İhap Hulusi Görey´in tasarladığı iki adet "Büyük Tayyare Piyangosu" afişi... Latin harfli afişlerine zaman zaman rastlanabilen İhap Hulusi'nin, Harf Devrimi öncesi afişleri son derece nadirdir. İki eser de profesyonel olarak restore edilmiştir. 
Lot: 46 > Harita
1841-1848 yılları arasında Anadolu´yu dört kez ziyaret eden Alman coğrafyacı Heinrich Kiepert´in (1818-1899) titizlikle hazırladığı haritalar kerteriz alınarak meydana getirilmiş Türkiye Cumhuriyeti haritası. Harita üzerinde "1 Mart 341 tarihinde tab olunmuştur" ibaresi mevcuttur.
Lot: 47 > Efemera
Dârü´l-Hilâfeti´l-Aliyye Medresesi (İstanbul), Selanikli Yakub oğlu Yusuf Ziya Efendi, 16 Zilkade 1337 (âliyyü´l âlâ derece)...
Lot: 49 > Defter

Mefharet Hakkı Hanım, Köprülü Eşrafından Hazinedarzade İsmail Hakkı Bey’in kızıdır ve 1927 yılında bir uçak kazasında çok genç yaşta hayatını kaybetmiştir. Ailesinin Hanedan üyeleriyle olduğu kadar, devrin edipleriyle de yakın olduğu anlaşılıyor. İşgal yıllarında yazıldığı anlaşılan yazılar samimi bir üslupla kaleme alınmış. 40 sayfası yazılı ya da resimli olan defter, 48 filigranlı kalın kâğıt yapraktan oluşuyor. 15 Osmanlıca, 19 Fransızca yazı ve 6 resim bulunan deterde 38 farklı imza bulunuyor. Defterde “Nazım” imzasıyla yazılmış yazının; yazarının Feneryolu’nda oturması, Fransızca bilmesi, ileriki yıllarda olduğu gibi “Nazım” imzası kullanması, yaş olarak da denk düşmesi (biraz da âşık tabiatı!) itibariyle, çok büyük olasılıkla Nazım Hikmet’e ait olduğu düşüncesindeyiz.

“Sevgili ailenle bahtiyar, viran vatanına ve ölmeyecek yüksek milletine edeceğin hizmetle medar-ı iftiharımız ol.” (Şehzade Ömer Faruk) “Size burada bir masal söyleyeceğim. Bir varmış bir yokmuş. Günlerde bir gün “Laman” gölü, kendine benzeyen Boğaziçi’ni davet etmiş…” (Sami Paşazade Sezai) “Şu dakikada, kalemi elime alırken, bilsen kızım, ne garip bir tereddütle lerze-şiarım…” (Halid Ziya) “Herkes ne derse desin, ne lügatler paralarsa paralasın ve ne hikmetler saçarsa saçsın, sen beni, sade ruhlu, basit akıllı amcanı dinle: aile hayatında üç mühim iş vardır ki onları temin saadeti tesis eder: …” (Refik Halid) “Öyle zannediyorum ki hayat bir hayal olmadığı gibi memat da bir rüya değil…” (Prens Sabahaddin) “Mefharet Hanım bana müstakbel bir Türk kadının ne olacağını tebşir etti…” (Ağaoğlu Ahmed) “Çok Sevgili Mefaret, Senin defterine bir şeyler karalamadan önce bizim evde kaldığın kısa süre içinde seni tanıyan bazı kişilerin düşüncelerini toplamak istedim. Hepsinin müşterek fikri şu: O çok sevimli bir kız!...” (Nâzım Hikmet)

Lot: 50 > Efemera

Mim Kemal Öke (1884 - 1955), Mekteb-i Tıbbiye-i Şahane'den Hekim Yüzbaşı rütbesiyle ile 1919 yılında mezun oldu. Trablusgarp Savaşı'nda gönüllü olarak Derne Cephesi'nde görev aldı. Kurtuluş Savaşı'nda Ankara Cebeci Merkez Hastanesi binasında görevini sürdürürken ağır yaralılar için Kızılay Hastanesi'ni kurdu. Mustafa Kemal Atatürk'ün ölümüne kadar onun sağlığı ile yakından ilgilendi. 

1930 - 1932 yılları arasında Hür ve Kabul Edilmiş Masonlar Locası Büyük Üstadı olarak görev yapan ve bu dönemde Loca içinden bazı eleştirilere de hede olan Mim Kemal Öke, Loca'nın sitesindeki ifadeyle "o günkü siyasal ortam nedeniyle" bu görevden istifa etmek durumunda kalmıştır. Mim Kemal Öke'nin; çoğu Osmanlıca el yazısıyla ve hemen hemen hepsi masonlukla ilgili olmak üzere, tamamı dolu 11 deter ve bloknot, bir ajanda (günlük?) ve yüzlerce sayfa yazıdan oluşan evrakının içinde gizli toplantı zabıtları, konuşma metinleri, savunmalar, tartışmalar, mektuplar bulunuyor.

"(Atatürk) ... hatta Ankara Locası'na mühim miktarda yardım etmekte idi..." "Namık Kemaller, Ahmed Rızalar, Talat Paşalar, ... da vatan ve hürriyet uğruna kendilerini feda eden birer m... değil miydi?" "Ketum Üstadlarım, M. Kemal kardeşin ritüellerimizi modernize etmek hususundaki..." "(Mim Kemal) kardeşimizin hanesinde verilen bir çay ziyafeti esnasında (Servet Yesari) Üstadın istifaya daveti hakkında..." "Bu isnada karşı lakayt kalabilirdim, hemen istifa ederdim, çekilirdim; bilirsiniz ki ben Büyük Amirliğe intihap ettiğiniz gün..." "Mason olmak için İslam dinini terk etmek şarttır, diyorsunuz..." 

Lot: 51 > Kitap
Gazi Mustafa Kemal Paşa´nın, kendi ifadesiyle “senelerden beri devam eden ef‘al ve icraatımızın millete hesabını vermek” amacıyla 1927 senesinin 15 ilâ 20 Ekim tarihleri arasında, fasılalarla 36 saat 31 dakika boyunca okuduğu ve 1919´dan 1927´ye kadar kendisinin ve silah arkadaşlarının faaliyetlerinden bahsettiği Nutuk´unun, Viyana´da, lüks kâğıda sınırlı sayıda basılan, özel ciltli nüshası... Genellikle "milletvekili baskısı" ya da "protokol baskı" olarak bilinen ve ciltsiz nüshalarına daha sık rastlanan bu NUTUK'ların asıl özelliği, çok nadir bulunabilen ciltli nüshalarının muhtemelen bir hattat tarafından tasarlanmış ve usta bir mücellit tarafından şahsa özel olarak ciltlenmiş olmasıdır. Müzayedeye sunduğumuz Nutuk, Rize Mebusu Akif Bey adına ciltlenmiştir.
Lot: 52 > Kitap
Rumeli yakasında uzun yıllardan beri işleyen tramvayların Anadolu yakasına da getirilmesi, İkinci Meşrutiyet´in ilanı sonrası gündeme geldiyse de Cihan Harbi´nin patlak vermesi neticesinde bu girişim atıl kalmıştı. Harp sonrası, belediye ile yabancı şirketler arasında şebekenin kurulması için mülakatlara başlanmış ancak müzakereler sonuçsuz kalmıştı. Cumhuriyet´in ilanı sonrası belediye meclisi azalarının ve halkın destekleriyle kısmi olarak tamamlanan hattın açılma merasimi, 7 Haziran 1928 tarihinde yapılmış, 8 Haziran 1938 tarihinde ise ilk seferler başlamıştı. Kısmi olarak işleyen hat, zamanla uzatılmış ve tramvaylar 1932 senesi itibariyle Üsküdar-Bağlarbaşı-Kısıklı-Karacaahmet-Haydarpaşa şebekesinde yürümeye başlamıştı. Müzayedemizde sunduğumuz albüm; genişletilen hatta kullanılacak tramvayların, tramvay parçalarının ve demiryolu hattının Berlin´deki imal sürecinde çekilmiş 45 adet, aralarında Necmettin Sahir Sılan'ın da bulunduğu Türk heyetinin fabrikayı ziyaretinde çekilmiş 1 adet ve "Bomonti / Bira - Rakı - Gazöz" reklamlı yeni tramvaylardan birinin Kısıklı-Bulgurlu yokuşunu tırmanırken gösteren 1 adet fotoğraf içermektedir. Bu emsalsiz albüme eşlik eden, Necmettin Sahir Sılan tarafından kaleme alınmış, 1932 basımlı, "Üsküdar-Kadıköy ve Havalisi Halk Tramvayları" kitabı ise hattın 1908-1932 yılları arasındaki gelişimini istatistiklerle okurlara sunmaktadır. 
Lot: 53 > Kitap

27 Mayıs Darbesi'ni gerçekleştiren ekibin Kurmay Heyeti içinde olmasına karşın, Madanoğlu ekibi tarafından tasfiye edilerek sürgüne gönderilen 14 MBK üyesi içinde olan Alparslan Türkeş'in, gün ışığına çıkmamış dört mektubu...

Mektuplardan ilki, 12 Eylül 1961 tarihinde, "Sayın 13 Kasım Komitesi Üyeleri" hitabıyla Yeni Delhi'den gönderilmiş. İçeriğinde, Cemal Gürsel'e gönderilmiş olduğu belirtilen mektubun bir örneğinin ekte gönderildiği yazıyor ancak bu ek mevcut değil.

Yeni Delhi'den gönderilmiş ikinci mektup, 19 Eylül 1961 tarihli ve "Aziz Kardeşim İsmail Bey" hitabıyla başlıyor. Bu mektupta Türkeş, MBK'dan tasiyelerinden, Mendereslerin idamına karşı olduğundan ve idamlarından duyduğu üzüntüden ve İsmet İnönü ile ilgili olumsuz fikirlerinden söz ediyor.

Üçüncü mektup, "Muhterem Raif Bey Kardeşim" hitabıyla ve el yazısıyla yazılmış olup Brükselden gönderilmiş.

Dördüncü mektup, yine Yeni Delhi'den ve yine Raif Bey'e gönderilmiş. Türkeş bu mektubunda Türkiye'den aldığı haberlerle ilgili yorumlar yapıyor, Kıbrıs olaylarına değiniyor ve hatıralarını yazdığından söz ediyor.

Filtreler
Toplam : 74 Ürün
 
Phebus Hakkında
“Phebus Müzayede Evi, alıcılar ve satıcıları online ortamda bir araya getiren bir açık artırma platformudur.”
Bizi Takip Edin
Copyright © 2020 PHEBUS Müzayede