OSMANLI DÜNYASI, 19.01.2023 saat: 21:00'a kadar internet sitemizden pey verebilirsiniz. 21:02 itibariyle canlı mezat başlayacaktır. Kitap, Dergi ve süreli yayın hariç tüm ürünlerden % 20 ürün KDV'si alınmaktadır. Komisyon Oranı: % 20 + KDV'dir. ÖDEME SÜRESİ MÜZAYEDE BİTİMİNDEN SONRA 1 HAFTADIR.
TEVÂFUKÂT-I KAVÂİD-İ KÜLLİYYE, Gelibolulu Mehmed Rifat, Vilayet Matbaası, İzmir 1313, 112 s.; MUADDELÜ´L-İMLÂ VE MÜKEMMELÜ´L-İNŞÂ, es-Seyyid Mehmed Nüzhet, 1302, 96 s. (Son cümle tamamlanmış halde olmakla birlikte eserin eksik olup olmadığı tespit edilememiştir.), 14x20 cm
"İlm-i sarf Osmanlı lisanını doğru söyleyüb yazmak fennidir. Söyleyüb yazdığımız cümle ve kelam denilür ki kelimelerden ve kelimeler dahi harflerden mürekkebdir…"
Sırtı kısmen ayrıktır.
ÂDÂB-I SEDÂD, Ahmed Cevdet, Karabet ve Kasbar Matbaası, İstanbul 1303, 54 s.; TEDRÎSÂT-I EDEBİYYE (Birinci Kısım), A. Fehmi, Karabet ve Kasbar Matbaası, İstanbul 1302, 176 s., 13x18 cm
Altı çizili satırlar mevcuttur.
"Mecmûam, gerek evrakda, kitablarda gördüğüm, gerek telaffuz edilirken işitdiğim galatâtı câmidir. ´Galat-ı meşhur; sahih-i mehcurdan evlâdır´ diyoruz; bu pek doğrudur; lakin bir kere düşünelim: Her galat, galat-ı meşhur addedilebilir mi?"
Cildi epey yıpranmış haldedir.
Nahiv alimi Zeynizade Hüseyin Efendi´nin kaleme aldığı eser, Arapça nahiv ilmine dair Kâfiye adlı meşhur eserin izahı mahiyetindedir.
Arka cilt yüzeyi yer yer soyulmuştur. Sırtı kısmen ayrıktır.
Cahiliye döneminin tanınmış şairlerinden Ka´b b. Züheyr´in, Hz. Peygamber´e sunduğu ve karşılığında kendisine Peygamberin hırkası [Ar. bürde] verildiği için Kaside-i Bürde ya da başlangıç ifadesine göre Bânet Süâd adını alan bu şiiri, yazıldığı zamandan günümüze kadar İslam edebiyatında önemli bir yer işgal etmiştir. Eserin üzerine yazılan şerh ve nazîrelerden en meşhuru Muhammed Said el-Bûsirî´ye ait olandır. İslam dünyasında Bûsirî´nin Hz. Peygamber için yazdığı bu ünlü kaside kadar şöhret kazanan, üzerine şerh ve haşiye yazılan bir başka kaside olmamıştır. İslam ülkelerinin konuştuğu hemen bütün dillere nazım ve nesir olarak tercüme edilen kaside Grekçe, Latince, İtalyanca, Fransızca, İngilizce ve Almancanın yanı sıra Afrika ve Güney Asya´daki yerel dillere de çevrilmiştir.
Klasik Türk edebiyatının en önemli şairlerinden olan Fuzuli´nin divanında, türünde şaheser sayılabilecek nitelikte naatların yanı sıra Kanuni Sultan Süleyman´ın Bağdat´ı zaptı vesilesiyle kaleme aldığı kasideler ve tasavvufi aşkın doruğuna ulaştığı gazeller yer almaktadır.
35 ilâ 38. sayfaları eksiktir.
Asıl şöhretini dönemin Sünbülzâde Vehbi, Ayıntablı Avni gibi şairleriyle yaptığı muhaverelerle kazanan, özellikle de Sürûri ile karşılıklı hicivleri meşhur olan divan şairi Refi´in şiirleri sanat kıymeti taşımaktan uzak görülmüştür. En çok rağbet ettiği nazım şekillerinden biri tarih olan şairin divanında Ermenice bir manzume ile Çingene terimlerinin yer aldığı bir kaside de mevcuttur.
Bir sayfası kısmen yırtık ve cilt arka kapağı ayrıktır.
19. yüzyılın üç kadın şairinden biri olan Şeref Hanım, kullandığı nazım biçimleri, ele aldığı konular, dili ve ifade özellikleri bakımından kadın şairler arasında önemli bir yer edinmiş ve devrine göre serbest ve rahat söyleyişleri garip karşılanmıştır.
Ciltte ayrıca İzzet´e ait şu eserler mevcuttur: ÂSÂR-I CEDÎDE-İ İZZET, Mihran Matbaası, İstanbul 1296, 223 s.; CÜMLE-İ SÂLİSE-İ MÜNŞEÂT-I İZZET, 148 s.; ÂSÂR-I İZZET (6. Cilt), Mahmud Bey Matbaası, İstanbul 1297, 189 s., 13x16 cm
Kitapta ayrıca Miralay Ahmed Raşid´in kaleminden TÂRÎH-İ YEMEN VE SAN´A eserinin 1. cildi de mevcuttur ve 73 ilâ 200. sayfaları eksik olmak üzere 322 sayfadır.
"Devlet-i Aliyye-i Osmaniyeye tebaiyet eden Kırım hanlarının tercüme-i hallerine dair merhum Halim Giray´ın kaleme aldığı eserdir"
Künye sayfası üst kenardan yırtıktır.
"Bu eser Osmanlı tarihleri hakkında tarifat-ı lazimeyi ve müverrihîn-i Osmaniye ile vakanüvislerin teracimini havi olub asıl ismi ÂYİNE-İ ZUREF´dır."
Deri sırtı yer yer soyulmuştur. Bir sayfasının boşluk kısmına pilotkalemle not alınmıştır.
Bir sayfası bantla tamir edilmiştir.
Osmanlı tarih yazarı Âşıkpaşazâde´nin şöhretinin kaynağı, hayatının sonlarına doğru yazdığı Tevârîh-i Âl-i Osmân adlı eseridir. Bir kısmı menakıbnâmeler ve ilgili olayın şahitlerinden nakledilerek, bir kısmı ise bizzat tarihçinin kendi gözlemlerine dayanarak kaleme alınan eserin önemi, ilk standart Osmanlı tarihlerinden biri olmasından ileri gelmektedir. Osmanlı Devleti´nin kuruluşundan Fatih devri sonlarına kadarki dönemi kapsayan eserde konular, bablar ve soru-cevap şeklinde ele alınmıştır.
İlk resmî Osmanlı vakanüvisi ve tarihçisi olan Naima tarafından kaleme alınan ve olayları kronolojik bir sıra içerisinde nakleden eser, Osmanlı ve Cumhuriyet dönemlerinde çok faydalanılan bir eser olmuştur.
Tanzimat devrinin önde gelen ismi Cevdet Paşa, büyük bir devlet adamı olduğu kadar tarihçi, hukukçu, eğitimci ve sosyologdur. Gelenekçi Türk-İslam Doğu kültürü ile yenilikçi Batı arasında bir senteze varmaya çalışan, Avrupa kanun ve kurumlarının olduğu gibi alınmasına karşı çıkarak Türk-İslam hukuk tarihi açısından öncü niteliğindeki Mecelle´nin hazırlanmasında en önemli rolü oynayan Ahmed Cevdet Paşa, klasik Osmanlı tarihçiliğine de yeni bir bakış açısı getirmiştir. Paşa´nın hayatının sonlarına doğru yazdığı bu eser; Hz. Âdem´den Hz. Muhammed´e kadar olan peygamberlerin kıssalarından, İslam dininin ortaya çıkışından, Dört Halife dönemi ile Emevi ve Abbasi hilafetlerinden, Türk-İslam devletlerinden ve 1439 yılına kadarki Osmanlı devirlerinden bahseder.
"… ancak tertib-i cedid iktizasınca mekatib-i mezkure talebesine enbiya-yı izam ve rusül-i fiham efendilerimiz hazeratının siyer-i sâmiye ve tevarih-i mübarekeleri okutdurulması mukarrrer olduğu halde herkesin ve hususiyle şakirdan-ı mektebin okuyabilecekler suretde elde müsehhilü´l-ibare bir tarih olmadığı cihetle ... Nevres Paşa ve Edhem Paşa hazeratının maarif nezareti mektubculuğu hidmetinde bulunan bu abd-i acize yani Reşiad kalilü´l-bidaaya vuku bulan teşvik ve iradelerine mebni işbu kitab ...."
Sayfa kenarlarına notlar alınmıştır.
Tarihçi, fakih ve edebiyatçı İbn Hallikan´a şöhretini kazandıran Vefeyâtü´l-A´yân, İslam´ın başlangıcından kaleme alındığı döneme kadar, herhangi bir alanda üne kavuşmuş kadın ve erkek yüzlerce kişinin hayat hikâyeleri ile eserleri, yaptıkları iyi işler ve ölüm tarihleri hakkında bilgiler içermektedir.
Aralara eklenen boş sayfalara ve sayfa kenarlarına notlar alınmıştır.
Tanzimat´tan sonraki Türk fikir hayatının ve Jön Türklerin önde gelen isimlerinden fikir adamı, gazeteci ve yazar Mizancı Murad, gerek Mekteb-i Mülkiye´deki hocalığı gerekse memleketi Dağıstan´a yaptığı ziyaretin dönüşünde çıkardığı ve II. Abdülhamid´in önce teveccühüne, ardından sansürüne mazhar olan "Mizan" gazetesindeki yazılarıyla özgürlük ve meşrutiyet arayışındaki genç nesle öncülük etmiş ve tarih bilinci kazandırmıştır.