ORIENT EXPRESS, 08.05.2022 saat: 21:00'a kadar internet sitemizden pey verebilirsiniz. 21:02 itibariyle canlı mezat başlayacaktır. Kitap, Dergi ve süreli yayın hariç tüm ürünlerden % 20 ürün KDV'si alınmaktadır. Komisyon Oranı: % 20 + KDV'dir. ÖDEME SÜRESİ MÜZAYEDE BİTİMİNDEN SONRA 1 HAFTADIR.
İslam sanatlarına dair eserleri kronolojik ve coğrafi bakımdan irdeleyen yazar İslam dünyasındaki çok kültürlülüğün sanata yansımalarını ustaca kaleme almış ve anlatım 55´i renkli olmak üzere toplam 249 illüstrasyon ile güçlendirilmiştir.
Hristiyanlık tarihine ilişkin 12 adet elle renklendirilmiş gravür içermektedir. Kitabın bir bölümünde Pazar ayinlerinde geçen Kutsal Dizeler; Fransızca, İtalyanca, Hintçe, Almanca, İngilizce, Ermenice, Rusça, Farsça, Latince, Arapça olmak üzere toplam 10 dile çevrilerek aktarılmıştır.
Mekteb-i Sanayi ve Galatasaray Lisesi´nde muallimlik yapmış olan Ernest Mamboury, İstanbul´u, Bizans ve Türk devirlerindeki tarihçesi, coğrafyası ve sanatı ile incelediği eserini tam 300 fotoğraf, harita ve planla süslemiştir. Ayrıca İstanbul topoğrafik haritası [33x36 cm] ve İstanbul turistik haritası [38x50 cm] mevcuttur.
Kabartmalı bez cildinde ve iç sayfasında katlanılabilir Türkiye haritasıyla [30x38 cm] bu eser, bir Amerikalının gözünden Sultan II. Abdülhamid devrinde Osmanlı İmparatorluğu´nun toprakları, halkları ve kurumlarıyla ilgili detaylı bilgiler vermektedir. İslam dininin yaşam tarzına etkisi, sosyal ve ticari yaşam, harem dairesi, İstanbul´un güzide semtleri, çarşıları, köşkleri, camileri, hanları, hamamları ve Osmanlı kültürüne ışık tutan birçok detay bol görsel ile anlatılmaktadır.
Sultanların şehri İstanbul´u Amerikalı bir kadın seyyahın gözünden seyrediyoruz. Bizans döneminden Osmanlı dönemine, kadim şehrin tanıklık ettiği tarihî olayların yanı sıra şehrin camileri, sarayları, kuleleri ve pazarlarına dair birçok detay bulmak mümkün. Kültürel yapıya da değinilen eserde Türk kadını ile ilgili bilgiler de mevcut. Sert kapaklı ay yıldızlı ve kabartmalı özel bez cildindeki eser 20 adet fotogravür levha içermektedir.
Türkiye kadınlarını teolojik ve etnografik bakımdan incelediği kitabında Garnett, Osmanlı döneminde kadının aile, sosyal ve çalışma hayatındaki yerini ele alıp, mensup oldukları semavi dinler ve topluluklara göre başlıklandırmıştır. Örneğin ´´Müslüman Kadınlar" başlığında Kürt, Çerkes, Tatar, Yörük, Arnavut ve Çingene kadınlarını; aile hayatları, kültürel inançları, eğlenme tarzları, mesleki ve eğitim hayatları açısından detaylı olarak anlatmaktadır. Son bölümünde kadın şairlerimize yer veren kitap, sert kapaklı bez cildindedir.
1835 yılındaki İstanbul ziyaretinden olduça etkilenen Pardoe, ‘’İstanbul, doğanın başına yerleştirilen taçta en parlak mücevherlerden biri; berrak, sakin göğü, ışıldayan denizi, yeşilliklerle örtülü amfi tiyatro biçimindeki tepeleri, coğrafi durumu, siyasal önemi ve hepsinin üstünde bir Batılı göze sunduğu yenilikle onunla geçirilen her günü, her saati son bulması istenilmeyen bir haz mevsimi yapıyor‘’ sözleriyle sultanların şehri İstanbul´a hayranlığını dile getirmiştir. Bir kadın şairin zarif perspektifi ve zamana ışık tutan zengin gravürler eşliğinde 1800´lü yılların İstanbul´unda adeta yolculuğa çıkıyoruz. Sırtı deri, kapakları bez cildindeki kitabın sayfa kenarları yaldızlıdır.
Eser, Sultanahmet Meydanı ve Ayasofya arasındaki bölgede yaklaşık 700 yıl boyunca Bizans Krallığı´na ev sahipliği yapan büyük Konstantinopolis Sarayı hakkında yazılmış ilk kitaplardandır. Fransız yazar Labarte´ın, Sarayın mimari planlarını çıkartmaya çalıştığı kitabın sonunda biri renkli iki plan ve bir renkli harita bulunmaktadır. 10. yüzyıldan günümüze ancak bazı kalıntı ve temel parçası ulaşabilen çoğu 6. yüzyıl yapımı mozaikler Sultanahmet Camii’nin külliyesindeki Arasta Pazarı içerisinde yer alan Büyük Saray Mozaikleri Müzesi’nde sergilenmektedir.
Gravürlü İstanbul seyahatnameleri arasında çok önemli bir yere sahip olan eserin yazarı İrlandalı Rahip Walsh, yaklaşık 30 yıl Türkiye´de yaşamıştır. İstanbul´un anıtları [mezarlıklar, kaleler, hamamlar, saraylar, sarnıçlar...] mahalleleri, pazarları Thomas Allom´un enfes gravürleri eşliğindeki metinle armoni hâlinde aktarılmıştır. 1. ciltte 37, 2. ciltte 40 adet olmak üzere toplam 77 gravür ve 1 katlanabilir Türkiye haritası içermektedir.
M. M. Rouargue Freres´in 4´ü renklendirilmiş olmak üzere toplam 21 şahane gravürünü içeren bu İstanbul ve Karadeniz Seyahatnamesi´nin ilk bölümünde; İstanbul´un Bizans döneminden Sultan Abdülmecid devrine kadar olan tarihi süreçleri anlatılmaktadır. İkinci bölümde ise ilgi çekici başlıklarla İstanbul´un turistik yönlerine ve sosyal yaşamına değinilip Karadeniz kıyılarına uzanan geniş bir yelpazade Trabzon, Sinop gibi şehirlerimiz hakkında bilgiler verilmektedir. Deri sırtlı ve sert kapaklı cildindeki eserin sayfa kenarları yaldızlıdır.
Çocuk Kalbi romanıyla dünyaca tanınan yazar Amicis, 1874´te İstanbul´u ziyaret ettikten sonra Constantinople adlı eserini kaleme almıştır. İstanbul seyahatnameleri arasında önemli bir yere sahip olan bu eserde İstanbul´un en eski semtlerinde gezintiye çıkıyor; Kasımpaşa´dan Üsküdar´a, Tatavla´dan Galata´ya, yazarın İstanbul´a hayranlığını zengin görsel içeriklerle birlikte okuma fırsatı buluyoruz. İstanbul´da Ramazan, turistlere her daim ilginç gelen meslekler, kostümler, çarşılar ve çok kültürlü halk yapısı gibi çok çeşitli konu başlıklarıyla kaleme alınan bu eser, Constantinople yazılı ve kabartmalı çok özel deri cildinde alıcısını bekliyor.
Kendisine, Yavuz Sultan Selim tarafından "Hayreddin", Almanya İmparatoru Frederik tarafından da "Barbaros" adı verilen Hızır Reis, Akdeniz´in ´´Türk Gölü´´ olarak adlandırılmasını sağlayan denizcidir. Osmanlı Devleti´nin ilk kaptan paşası Barbaros Hayreddin ile ağabeyi Oruç Reis´i anlatan bu eşsiz eserde Barbaros Kardeşler´in katıldığı savaşlar detaylı bir kronolojik sırayla ve Par Leop. Flameng´in gravürleri eşliğinde aktarılmıştır. Bu iki korsan kardeşin kahramanlıklarla dolu tarihi, "Baba Oruç- Hayreddin Paşa" tuğralı ve iyi kondisyonlu deri cildinde aktarılmıştır.
Çanakkale ili sınırları içerisinde yer alan ve 1870´li yıllarda eserin yazarı Alman Arkeolog Henry Schliemann tarafından keşfedilen antik kent Troya´nın konu edildiği bu eserde, arkeolojik kazılarda elde edilen bulgular bolca görsel ile anlatılmıştır. Kabartmalı ve yaldızlı bez cildindeki bu eser oldukça nadirdir.
Kadın seyyah ve fotoğrafçı Marie De Ujfalvy, seyahatnamesinde Paris´ten Türk topraklarına uzanan yolculuğunu 273 gravür eşliğinde anlatmaktadır. Seyahatin rotasının; Paris, St. Petersburg, Helsingorfs, Moskova, Orenburg, Kazalinsk, Kırgızistan, Türkistan, Taşkent, Semerkant, Fergana, Hokand, Kouldja ve Batı Sibirya şeklinde olduğu kitapta Taşkent, Semerkant ve Fergana’ya oldukça önemli bir yer ayrılmıştır. Orta Asya tarihine ışık tutan bu seyahatname kabartmalı muhteşem cildinde olup sayfa kenarları yaldızlıdır.
Zamanının en yetenekli seyahat yazarlarından biri olan Charles Perry, İstanbul´dan, ´´Gözü eğlendirmek için yola çıkılan şehir´´ olarak bahseder. 1739´da Osmanlı coğrafyasına yaptığı seyahatinde burada yaşayanların geleneklerine ve kültürlerine dair birçok şey öğrenmiş, bilhassa İstanbul, Filistin, Mısır ve Yunanistan´a yaptığı seyahatlerinde tarihi eserleri, dönemin tarihî olaylarını ve toplumların örf ve adetlerini aktarmıştır. 20 eşsiz gravür ile süslenen eser, deri sırtlı cildinde ve oldukça temiz durumdadır.
Bir İngiliz askeri olan William Wittman´ın gözünden Osmanlı´ya seyahat! 1 katlanır "Sadrazam ordusunun çöl boyunca yürüyüşü´´ isimli gravür [40x26 cm], 1 katlanır Türkiye haritası [50x33 cm], 1 katlanır ferman [66x51 cm] ve 20´si renkli olmak üzere toplam 25 taş baskı gravür ile gözlere hitap eden bu oldukça keyifli eserde Osmanlı kıyafetleri ve kişilerin görünümleri, Ramazan ayında İstanbul, Osmanlı ordu mensupları, veba hastalığı, köpekler, şehir hayatı, dini seremoniler ve daha nice ilgi çekici şey ustaca anlatılmıştır.
Theophile Lavallee bu kapsamlı tarih çalışmasında Osmanlı İmparatorluğu´nun kuruluşundan Sultan Abdülmecid devrine kadar gelişen tarihî olayları anlatır. Beş bölümden oluşan kitabın ilk bölümünde Osmanlı İmparatorluğu’nun coğrafi tasvirini yapan yazar, ikinci bölümde İslam tarihini, Selçukluları ve Haçlı seferlerinden İstanbul’un fethine kadar olan dönemi anlatır. Üçüncü bölüm İstanbul’un fethinden Karlofça Antlaşması’na (1699), dördüncü bölüm de Yaş Antlaşması’na (1792) kadar olan dönemi kapsar. Son bölümde ise 1852’ye kadar olan olan gelişmeler anlatılır. Thomas Allom ve W.L.Leitch tarafından hazırlanan 18 adet gravürün yer aldığı eserin sayfa kenarları yaldızlı olup deri cildindedir.
İngiltere büyükelçisinin özel kâtibi olarak çalışan Paul Rycaut Osmanlı tarihinin en önemli Batılı kaynak eserlerinden birini yazmıştır. Toplam 19 gravür içeren ve Osmanlı İmparatorluğu´na dair ayrıntıların görsellerle zenginleştirilerek üç bölümde aktarıldığı eserin 1. bölümünde Türklerin politikaları, 2. bölümünde İslam dininin imparatorluğa etkileri, 3. bölümde ise askerî disiplinleri anlatılmıştır.
İllustratör ve yazar Schöberl, Osmanlı İmparatorluğu sakinlerinin gelenek göreneklerini derinlemesine ele aldığı bu çok nadir eserinde 73 renkli gravür ile anlatımını ziyadesiyle güçlendirmiştir. Yemek kültüründen, müziğe; ibadet anlayışlarından, Osmanlı kadınlarının kostüm çeşitliliğine; devlet görevlilerinden, Osmanlı padişahlarına kadar geniş bir yelpazede aktarımda bulunmuştur.
Seyyah Tavernier 11 ay boyunca İstanbul´da yaşamış ve bu süreçte hem şehri gezmiş hem de Topkapı Sarayı ve Harem Dairesi hakkında biri Fransız, diğeri İtalyan kökenli iki saray hizmetkarından edindiği bilgileri
doğrudan gözlemleriyle takviye ederek bu eseri kaleme almıştır. Tavernier’ın bu eseri, Osmanlı İmparatorluğunun duraklama devri olan 17. yüzyılda, imparatorluk yaşamını ve saray düzenini bir batılı gözüyle ortaya koyması bakımından büyük önem taşımaktadır. Özellikle Topkapı Sarayı hakkında verilen bilgiler kitaba bir belge niteliği kazandırmaktadır. Birçoğu katlanır 54 gravür içeren eserin tamamı deri cildindedir, iç kapakları ebru desenlidir ve oldukça temiz durumdadır.
Hunların, Türklerin, Moğolların ve diğer Batı Tatarlarının Genel Tarihi hakkında yazılmış kapsamlı bir eserdir. Türk tarihini en eski çağlarından itibaren bir bütün olarak işleyen ve milli tarih yazıcılığımızı da etkileyen ilk anıtsal çalışmadır. Eserin tamamı deri cildindedir, sayfa kenarları ve iç kapakları ebru desenlidir.
Gravürün ressamı Jean-Baptiste Vanmour 1699 yılında İstanbul'a gelmiş ve Osmanlı elçi kabul törenlerini ve Lale Devri İstanbul'unu bütün ayrıntılarıyla resmetmiştir. 102 adet tablosunun gravür tekniği ile çoğaltılması ile meydana getirilen "Osmanlı Kıyafet Albümü" koleksiyonu ile Avrupa'da tanınmıştır.
Mangala, Türklerin binlerce yıl önce geliştirdiği bir zeka ve strateji oyunudur.
Gravürün ressamı Jean-Baptiste Vanmour 1699 yılında İstanbul'a gelmiş ve Osmanlı elçi kabul törenlerini ve Lale Devri İstanbul'unu bütün ayrıntılarıyla resmetmiştir. 102 adet tablosunun gravür tekniği ile çoğaltılması ile meydana getirilen "Osmanlı Kıyafet Albümü" koleksiyonu ile Avrupa'da tanınmıştır.
Bu haritanın yapımcısı olan Georg Matthaus Seutter (1678- 1756), Jean Baptist Homann´ın yanında stajını tamamladıktan sonra kendi işini kurdu ve imparatorluğa coğrafyacı olarak atandı. Oğlu Albrecth ve damadı Conrad Lotter ile 1741´lerde bir seri şehir planları yaptı. Hayatının büyük bir bölümünde Homann ile rekabet içinde oldu ve haritaları ustasının haritalarıyla pek çok benzerlikler taşıdı.
Bu haritayı büyük boy baskısından ayıran en önemli farkı değişmiş olan kartuşudur. Bu haritanın yapımcısı olan Georg Matthaus Seutter (1678- 1756), Jean Baptist Homann´ın yanında stajını tamamladıktan sonra kendi işini kurdu ve imparatorluğa coğrafyacı olarak atandı. Oğlu Albrecth ve damadı Conrad Lotter ile 1741´lerde bir seri şehir planları yaptı. Hayatının büyük bir bölümünde Homann ile rekabet içinde oldu ve haritaları ustasının haritalarıyla pek çok benzerlikler taşıdı.