Yavuz Sultan Selim Mısır'ın fethinden sonra Kahire'de bir camide cuma namazına gider. Hutbede imam Yavuz Sultan Selim için Hâkim-ül Haremeyn-i Şerifeyn (Mekke ve Medine'nin hâkimi) der. Bundan rahatsız olan Yavuz ayağa kalkar ve "Ben Haremeyn-i Şerîfenin hâkimi değilim, ancak hâdimi (hizmetçisi) olabilirim der. O günden sonra padişah mühürlerinde bir gelenek olarak bu tabir kullanılır.