Osmanlı devlet ricâlinin en tartışmalı isimlerinden biri olan Midhat Paşa, hem Sultan Abdülaziz hem de Sultan II. Abdülhamid devirlerinde kısa süre sadrazamlık yapmıştır. Tanzimat kuşağının reformcu devlet adamları arasında yer alsa da Reşit Paşa, Keçecizade Fuat paşa, Ali paşa gibi asıl öncüler tarafından istikrarsız ve fazla radikal görülmüştür. Valilik yaptığı dönemdeki başarıları; Sultan Abdülaziz'in tahttan indirilmesinde oynadığı rol, sadrazamlığı dönemindeki mali sorunlar ve devleti ve 93 Harbi olarak bilinen Osmanlı - Rus Savaşı'na sürüklemesi nedeniyle gölgede kalmıştır. Kanun-ı Esasi'nin hazırlanmasına öncülük eden Midhat Paşa, özellikle 93 Harbi sonrasında Sultan II. Abdülhamid'in gözünden düşmüş ve Sultan Abdülaziz'e suikast suçlamasıyla hakkında idam kararı verilmiştir. Cezası Taif'te hapis cezasına çevrilen Midhat Paşa, hapiste bulunduğu sırada muhafızları tarafından öldürülmüştür. Cinayetin Sultan II. Abdülhamid'in emriyle işlendiği yaygın inancı, Midhat Paşa'yı Jön Türklerin ve İttihatçıların kahramanı haline getirmiştir. Nitekim, II. Meşrutiyet sonrasında yeniden itibar kazanmış ve itibarı Cumhuriyet sonrasında da sürmüştür.
Büstün Erken Cumhuriyet döneminde yapıldığı düşünülmektedir.